Halk bu meclisten ne bekler?
Fotoğraf: Envato
Meclis kuşkusuz siyasetin başladığı ve bittiği yer değil. Meclisin dışındaki çok geniş bir alanda da siyaset yapılıyor.
Bu belki genel olarak ‘sokak’ diye ifade ediliyor. Ancak o da Meclis dışındaki alanların toplamını ifade etmiyor. Bazen güçlü bir eylem ya da eylemler zinciriyle sokak, siyasetin nabzının attığı yer olurken, bazen çok önemli bir sektörde işçilerin şalteri indirmesi parlamentodan borsaya kadar uzanan bir alanı sallayabiliyor.
Ya da Öcalan’ın 2013 Newrozu’nda yaptığı çağrıda olduğu gibi bazen de cezaevi siyasette yeni bir dönemin başlangıcına kaynaklık edebiliyor. Ya da Kürt sorunundan IŞİD ile mücadeleye kadar uzanan bir alandaki etkisiyle dağ da (Kandil), düz ovanın bir adım önüne geçebiliyor bölgesel siyaset dinamiklerinin belirlenmesinde.
Aslında bugünkü Meclisin şekillenmesinde belki tüm bu dinamiklerin toplamının bir etkisinden söz etmek daha doğru.
Bu yazı yazılırken henüz Mecliste yemin töreni başlamamıştı. Günün en önemli sorularının başında şu geliyor: Halk, bu Meclisten ne bekler?
Öncelikle bu Meclisin ilkleri bu açıdan önemli. 7 Haziran seçimleriyle birlikte cumhuriyet tarihinde Meclisteki kadın temsil oranı ilk kez yüzde 18’e ulaştı. Mecliste 98 kadın milletvekili var. Bu oranın yükselmesinde en büyük katkı, yüzde 40’lık kadın temsiliyle HDP’ye ait. Ancak Meclisteki bu kadın oranının da övünülebilecek bir rakama tekabül etmediği açık. Buna rağmen Meclisteki kadın milletvekili temsilindeki artış, kadınlara dair yasalar ve düzenlemeler konusunda daha iyimser olmak için bir zemin sunuyor. Tabii bu, bunun bütün yükünün kadın vekillerin omuzlarında olduğu anlamına gelmiyor. Bu tablo Meclisteki erkek vekiller için de, uyarıcı, eğitici ve değiştirici bir etki yapmalı. Biz de Evrensel olarak bu sürecin takipçisi olacağız.
Diğer yandan Ermeni, Êzidî, Süryani, Roman vekillerin varlığı da temsil açısından öncesiyle kıyaslandığında daha olumlu bir tabloya işaret ediyor. Ne var ki, Türkiye’nin gündem hızı ve karmaşası içinde bu temsil eğer bu vekillerin kendileri özel bir çaba içine girmezse, çok kolaylıkla sadece birer renge dönüşebilir.
Halk, bu Meclis tablosunu oluşturan 7 Haziran seçimleriyle AKP’nin tek başına iktidarına son verirken, Erdoğan’ın da meydanlara çıkarak talep ettiği başkanlığına geçit vermedi. Ayrıca 12 Eylül darbesinin bir ürünü olan 32 yıllık yüzde 10 barajını da yıktı. Tüm bu tablonun ortaya koyduğu gerçek şudur. Halk artık, o barajın da dayandığı darbe Anayasası çöpe atılarak yeni bir anayasa yapılmasını istiyor. Özgürlüklerin, demokrasinin önündeki barajların, barikatların kalkmasını istiyor.
Diğer yandan halk bu seçimde Erdoğan’a verdiği yanıt ve AKP’yi aşağıya çekerek ortaya koyduğu tutum ile 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının da, iktidarın iddia ettiği gibi ‘Hükümete karşı bir darbe girişimi’ olmadığını ortaya koymuştur ve yolsuzluklar da adı geçenlerin tümünün yargılanması gerektiğini aslında Bilal’e anlatır gibi anlatmıştır.
Halk bu seçimlerde AKP Hükümetinin mezhepçi ve komşu ülke Suriye’deki cihatçı gruplara destek vermeye dayalı her açıdan sorunlu dış politikasına karşı tavrını da ortaya koymuştur. Son olarak MİT TIR’larının durdurularak aranması talimatını veren eski Adana Başsavcısı ve 3 savcı ile eski Adana Jandarma Komutanının tutuklandığı biliniyor. Bu sebeple tutuklananların serbest bırakılması ve bu dış politika suçlarının üzerine gidilmesi yine halkın yeni Meclisten beklentileri arasındadır.
Bu seçimlerin en belirgin özelliği AKP’nin gerilemesi ve HDP’nin ciddi yükselişi olduğu dikkate alındığında, halkın tercihinin iktidar tarafından durdurulan Kürt sorununa dair müzakere sürecinin ilerletilmesi yönünde olduğunu rahatlıklı söyleyebiliriz.
Sadece bu kadar mı? Elbette değil, bu daha başlangıç. Sonrasını da gündem gerektirdikçe yazmaya devam edeceğiz.
- İki güncel rapor eşliğinde Kürt meselesini tartışmaya devam 11 Kasım 2024 04:47
- 'Çöle çevirdikleri yere barış geldiğini söylüyorlar' 06 Kasım 2024 05:33
- Bir siyaset olarak 'terörle mücadele' 04 Kasım 2024 07:07
- Erdoğan’ın Mevlana vurgusunun hikmeti ne olabilir? 31 Ekim 2024 08:07
- Mayınlı bir süreç 28 Ekim 2024 05:10
- Yenidoğan çetesi: Çürümenin ekonomi politiği 21 Ekim 2024 05:00
- Barışa kapı açmak mı, süreci yönetmek mi? 14 Ekim 2024 05:00
- ‘Yerli ve milli muhalefet’ tuzağı 07 Ekim 2024 05:13
- Bu sadece bir İsrail savaşı değil 30 Eylül 2024 05:00
- Savaş satanların yarışında söz sahibi olmak... 23 Eylül 2024 05:00
- Önce ölüm fermanını imzaladı, sonra kurbanıyla kağıt oynadı 16 Eylül 2024 05:30
- Çürüyen sınıfın adaletine karşı… 09 Eylül 2024 05:35